25 Mayıs 2022

Yılın En’leri

Her hafta alınan puanlarda Abdullah Avcı’nın sabrı ve oyun zekasının izlerini gördük. Tüm bu oyuncular başka bir teknik adam ile yine şampiyon olurlar mıydı? Bilemeyeceğiz belki, ama ben oyumu “olamazlardı” diye kullanmak istiyorum.



Yılın takımı ve teknik adamı: Trabzonspor & Abdullah Avcı

Sizce futbolda kupayı getiren faktörlerin içinde teknik direktör-futbolcu uyumu diye bir şey var mıdır? Cevabınız evet ise, işte sağlamasını bu sezonki Trabzonspor ile yapabilirsiniz. Kalesinde devleşen Uğurcan ile, daha top gelmeden düşünüp oyunu kurgulayan maestro Hamsik ile, takıma sonradan katılıp hem diğer oyunculara hem şehre kendini sevdiren Visca, telefon kulübesinde çalım atan Nwakaeme, rakip savunma oyuncularından her türlü darbeyi alıp yıkılmayan takımın ön alan presinin lideri Cornelius, bir Galatasaray maçında yedek kulübesinde ağlayıp birkaç hafta sonra sahada yıldızlaşan Ömür ile, sol bek orjinli olmayan tüm sol bekleri ile, düşük bütçeli Kanté Siopis ve diğer tüm oyuncularıyla şampiyonluğu sonuna kadar hakettiler. 9. hafta oturdukları liderlik koltuğundan değil kalkmak, haftalarca kıpırdamadılar bile. Her hafta alınan puanlarda Abdullah Avcı’nın sabrı ve oyun zekasının izlerini gördük. Tüm bu oyuncular başka bir teknik adam ile yine şampiyon olurlar mıydı? Bilemeyeceğiz belki, ama ben oyumu “olamazlardı” diye kullanmak istiyorum.

Yılın parlayan yıldızı: Arda Güler

Genç bir futbolcunun sahaya çıktığı ilk yıllara şahitlik etmek ve ardından oyunda büyümesini izlemek her futbolsever için büyük keyif. Arda ilk oyuna girdiğinde hepimiz için karşı komşunun oğlu gibiydi. Sempatikliği bir yana saha içindeki soğukkanlılığı ve oyun olgunluğu hepimizi etkiledi. Süre aldıkça hareketli hedef müthiş bir zamanlamayla attığı pasları, korkusuzca araya girip rakiplerin paslarını kırması, ilk dokunuşları, çalımları ile ilk sezonunu hafızamıza kaydettik. Arda Güler, yaş 16, sezonu 12 maç 3 gol 3 asist ile bitirdi.

Yılın sürprizi: Sami Uğurlu

Kasımpaşa her sene anlamakta zorluk çektiğim bir takım. Sezona bir umut başlıyorlar, birkaç hafta sonra düşme hattına yakın tehlikeli bölgeye kadar iniyorlar, en az 3-4 teknik direktör değişikliği yapıyorlar, devre arası birkaç transfer ve bir sonraki sezon ligde kalacak kadar puanı topluyorlar. Bu sezon da böyle oldu ama bir farkla. Sezonu 4. teknik direktör olarak yardımcı antrenör Sami Uğurlu ile tamamladılar. Ve Sami Hoca takımın başında çıktığı 21 maçta 13 galibiyet 3 beraberlik ile 42 puana imza atıp takımı 11. sıraya taşıdı. Bunu yaparken de yıllar sonra Türkiye Süper Lig’inden bir Türk gol kralı çıkmasını sağladı. 20 gol ile Umut Bozok, sezonun flaş transferlerinden Muleka ile dönüşümlü oynamamış olsaydı acaba kaç gol daha atardı? 

Yılın olayı: 3 büyüklerin teknik direktörleri

Tarih böyle bir sezon görmedi. Aynı anda üç büyük kulüp da teknik adamlarıyla yollarını ayırdı. Sergen Hoca kendi ayrılmak isterken, seçim vaadi olarak ismi sunulan camianın önde gelen ismi Fatih Terim bir proje hayaliyle yola birlikte çıktıkları başkanının kararıyla ayrılmak zorunda kaldı. Bu kopuş Galatasaray’a pek de iyi gelmedi. Sarı kırmızılılar sezonu hiç hatırlamak istemeyecekleri şekilde sonlandırdılar. Kafalarda ise şu soru kaldı: Acaba Terim ile devam edilseydi durum daha mı iyi olurdu? Fenerbahçe’de ise yarım kalan işini bitirmeye gelen Pereira’nın işi yine yarım kaldı. İleride bir gün yine tamamlamak için geri döner mi bilinmez. Ama zor gün dostu İsmail Kartal ile uçuşa geçen camia ligi büyük bir sıçrama yaparak ikinci sırada bitirdi. 

Yılın en çalışkanı: Kim Min-Jae

Ligde bireysel hata yüzünden takımının gol yemesine sebep olan oyuncu istatistiği tutulsa, listenin son sıralarında hiç şüphesiz Kim Min-Jae gelir. Bir stoper çalışarak zamanlamasını geliştirebilir ancak mevkisi için belki de en büyük farkı öngörüsüyle yaratır. Bu ikisi birlikte olduğunda ise sihirli bir kombo etkisi ortaya çıkıyor, tıpkı Kim’deki gibi. Bütün sezon takımı neredeyse tek başına öne doğru itti. Öyle ki Serdar Aziz’i bile onunla oynadığında bindirme yapıp orta yaparken gördük. Hiçbir ikili mücadelede değil yıkılmak sendelemedi bile. Kritik müdaheleleri, kaleci gibi çıkardığı şutlar, konsantrasyonu, disiplini… Maçların son dakikalarında bir ceza sahasından diğerine attığı deparlarla hepimizin Forrest Gump’ı hatırlamamıza vesile oldu. Teşekkürler Kim Min-Jae, iyi futbolun ve mütevaziliğin için.

Yılın en “centilmeni”: Göztepe mi Gaziantep FK mı?

Bu sezon 34. haftada oynanan Gaziantep FK - Göztepe maçını hala izlemeyen kaldıysa derhal açsın en azından uzatma dakikalarını izlesin. Ne olduğunu kimse anlamadı. Normal süresi 0-0 biten maçın uzatma dakikalarında Göztepe Jahovic ile golü buldu, işte ne olduysa ondan sonra başladı. Golü hatırlayacak olursak rakibiyle çarpışan Atakan Çankaya yerde kaldı, hakem oyunu durdurup Atakan'ın yanına geldi. Atakan tedaviye ihtiyaç duymadan ayağa kalktı, dolayısıyla oyuna hakem atışıyla Göztepe başladı. Soner Aydoğdu, topu doğrudan kaleye yolladı. Bu sırada Gaziantepli oyuncular sahada yerini almıştı ancak beklenmedik şutun ardından çoğu futbolcu hareketsiz kaldı. Soner'in şutunda direkten dönen topu Jahovic tamamladı ve gol oldu. Her şey normal bir kural hatası yok. Antepli futbolcular golü fair play’e aykırı buldu, Göztepeliler de bu duruma ikna oldu. Santrayla birlikte kaleyi açtılar, oldu 1-1. Ama kimse Antep’in bir de penaltı kazanacağını beklemiyordu. Bir yandan Göztepe düşüyor, diğer yandan ağır bir centilmenlik yarışı var. Penaltıda topun başına geçen Muhammet Demir topu dışarı gönderdi. Centilmenlik gibi bir şey oldu ama kimse anlamadı. 

Yılın hayal kırıklığı: Beşiktaş

Son sezonun şampiyonu, 3 kupa sahibi Beşiktaş’ın bu sezona bomba gibi başladığını düşündük. Şampiyon kadroyu korumuş, eksiklerini gidermişti. Camianın en sevilen ismi Sergen Yalçın ile başarılara bu sezon da kaldığı yerden devam ederler diye düşünüyorduk. Önce geçen sezonun en iyi işleyen çarkı Rosier-Ghezzal ikilisinin eskisi gibi çalışmadığını gördük. Sonra yavaş yavaş topu geri kazanma süresi uzamaya başladı, top kayıpları arttı. Planlı oyun doğaçlamaya döndü. Geçen sezon ligin rakip ceza sahasında en çok pas yapan üç ismi Atiba-Josef-Welinton iken bu sezon bu senaryo da işlemedi. Teixera’dan bahsetmiyorum bile. Bunların üzerine girdiği pozisyonların yarısından fazlasını değerlendiremeyen Batshuayi ve direkten şutu en çok dönen takımlar listesine siyah beyazlılar en üst sıralardan giriş yapınca bu sezon, geçtiğimiz şaşalı sezonun ardından hayal kırıklığı oldu.

Her hafta alınan puanlarda Abdullah Avcı’nın sabrı ve oyun zekasının izlerini gördük. Tüm bu oyuncular başka bir teknik adam ile yine şampiyon olurlar mıydı? Bilemeyeceğiz belki, ama ben oyumu “olamazlardı” diye kullanmak istiyorum.



Yılın takımı ve teknik adamı: Trabzonspor & Abdullah Avcı

Sizce futbolda kupayı getiren faktörlerin içinde teknik direktör-futbolcu uyumu diye bir şey var mıdır? Cevabınız evet ise, işte sağlamasını bu sezonki Trabzonspor ile yapabilirsiniz. Kalesinde devleşen Uğurcan ile, daha top gelmeden düşünüp oyunu kurgulayan maestro Hamsik ile, takıma sonradan katılıp hem diğer oyunculara hem şehre kendini sevdiren Visca, telefon kulübesinde çalım atan Nwakaeme, rakip savunma oyuncularından her türlü darbeyi alıp yıkılmayan takımın ön alan presinin lideri Cornelius, bir Galatasaray maçında yedek kulübesinde ağlayıp birkaç hafta sonra sahada yıldızlaşan Ömür ile, sol bek orjinli olmayan tüm sol bekleri ile, düşük bütçeli Kanté Siopis ve diğer tüm oyuncularıyla şampiyonluğu sonuna kadar hakettiler. 9. hafta oturdukları liderlik koltuğundan değil kalkmak, haftalarca kıpırdamadılar bile. Her hafta alınan puanlarda Abdullah Avcı’nın sabrı ve oyun zekasının izlerini gördük. Tüm bu oyuncular başka bir teknik adam ile yine şampiyon olurlar mıydı? Bilemeyeceğiz belki, ama ben oyumu “olamazlardı” diye kullanmak istiyorum.

Yılın parlayan yıldızı: Arda Güler

Genç bir futbolcunun sahaya çıktığı ilk yıllara şahitlik etmek ve ardından oyunda büyümesini izlemek her futbolsever için büyük keyif. Arda ilk oyuna girdiğinde hepimiz için karşı komşunun oğlu gibiydi. Sempatikliği bir yana saha içindeki soğukkanlılığı ve oyun olgunluğu hepimizi etkiledi. Süre aldıkça hareketli hedef müthiş bir zamanlamayla attığı pasları, korkusuzca araya girip rakiplerin paslarını kırması, ilk dokunuşları, çalımları ile ilk sezonunu hafızamıza kaydettik. Arda Güler, yaş 16, sezonu 12 maç 3 gol 3 asist ile bitirdi.

Yılın sürprizi: Sami Uğurlu

Kasımpaşa her sene anlamakta zorluk çektiğim bir takım. Sezona bir umut başlıyorlar, birkaç hafta sonra düşme hattına yakın tehlikeli bölgeye kadar iniyorlar, en az 3-4 teknik direktör değişikliği yapıyorlar, devre arası birkaç transfer ve bir sonraki sezon ligde kalacak kadar puanı topluyorlar. Bu sezon da böyle oldu ama bir farkla. Sezonu 4. teknik direktör olarak yardımcı antrenör Sami Uğurlu ile tamamladılar. Ve Sami Hoca takımın başında çıktığı 21 maçta 13 galibiyet 3 beraberlik ile 42 puana imza atıp takımı 11. sıraya taşıdı. Bunu yaparken de yıllar sonra Türkiye Süper Lig’inden bir Türk gol kralı çıkmasını sağladı. 20 gol ile Umut Bozok, sezonun flaş transferlerinden Muleka ile dönüşümlü oynamamış olsaydı acaba kaç gol daha atardı? 

Yılın olayı: 3 büyüklerin teknik direktörleri

Tarih böyle bir sezon görmedi. Aynı anda üç büyük kulüp da teknik adamlarıyla yollarını ayırdı. Sergen Hoca kendi ayrılmak isterken, seçim vaadi olarak ismi sunulan camianın önde gelen ismi Fatih Terim bir proje hayaliyle yola birlikte çıktıkları başkanının kararıyla ayrılmak zorunda kaldı. Bu kopuş Galatasaray’a pek de iyi gelmedi. Sarı kırmızılılar sezonu hiç hatırlamak istemeyecekleri şekilde sonlandırdılar. Kafalarda ise şu soru kaldı: Acaba Terim ile devam edilseydi durum daha mı iyi olurdu? Fenerbahçe’de ise yarım kalan işini bitirmeye gelen Pereira’nın işi yine yarım kaldı. İleride bir gün yine tamamlamak için geri döner mi bilinmez. Ama zor gün dostu İsmail Kartal ile uçuşa geçen camia ligi büyük bir sıçrama yaparak ikinci sırada bitirdi. 

Yılın en çalışkanı: Kim Min-Jae

Ligde bireysel hata yüzünden takımının gol yemesine sebep olan oyuncu istatistiği tutulsa, listenin son sıralarında hiç şüphesiz Kim Min-Jae gelir. Bir stoper çalışarak zamanlamasını geliştirebilir ancak mevkisi için belki de en büyük farkı öngörüsüyle yaratır. Bu ikisi birlikte olduğunda ise sihirli bir kombo etkisi ortaya çıkıyor, tıpkı Kim’deki gibi. Bütün sezon takımı neredeyse tek başına öne doğru itti. Öyle ki Serdar Aziz’i bile onunla oynadığında bindirme yapıp orta yaparken gördük. Hiçbir ikili mücadelede değil yıkılmak sendelemedi bile. Kritik müdaheleleri, kaleci gibi çıkardığı şutlar, konsantrasyonu, disiplini… Maçların son dakikalarında bir ceza sahasından diğerine attığı deparlarla hepimizin Forrest Gump’ı hatırlamamıza vesile oldu. Teşekkürler Kim Min-Jae, iyi futbolun ve mütevaziliğin için.

Yılın en “centilmeni”: Göztepe mi Gaziantep FK mı?

Bu sezon 34. haftada oynanan Gaziantep FK - Göztepe maçını hala izlemeyen kaldıysa derhal açsın en azından uzatma dakikalarını izlesin. Ne olduğunu kimse anlamadı. Normal süresi 0-0 biten maçın uzatma dakikalarında Göztepe Jahovic ile golü buldu, işte ne olduysa ondan sonra başladı. Golü hatırlayacak olursak rakibiyle çarpışan Atakan Çankaya yerde kaldı, hakem oyunu durdurup Atakan'ın yanına geldi. Atakan tedaviye ihtiyaç duymadan ayağa kalktı, dolayısıyla oyuna hakem atışıyla Göztepe başladı. Soner Aydoğdu, topu doğrudan kaleye yolladı. Bu sırada Gaziantepli oyuncular sahada yerini almıştı ancak beklenmedik şutun ardından çoğu futbolcu hareketsiz kaldı. Soner'in şutunda direkten dönen topu Jahovic tamamladı ve gol oldu. Her şey normal bir kural hatası yok. Antepli futbolcular golü fair play’e aykırı buldu, Göztepeliler de bu duruma ikna oldu. Santrayla birlikte kaleyi açtılar, oldu 1-1. Ama kimse Antep’in bir de penaltı kazanacağını beklemiyordu. Bir yandan Göztepe düşüyor, diğer yandan ağır bir centilmenlik yarışı var. Penaltıda topun başına geçen Muhammet Demir topu dışarı gönderdi. Centilmenlik gibi bir şey oldu ama kimse anlamadı. 

Yılın hayal kırıklığı: Beşiktaş

Son sezonun şampiyonu, 3 kupa sahibi Beşiktaş’ın bu sezona bomba gibi başladığını düşündük. Şampiyon kadroyu korumuş, eksiklerini gidermişti. Camianın en sevilen ismi Sergen Yalçın ile başarılara bu sezon da kaldığı yerden devam ederler diye düşünüyorduk. Önce geçen sezonun en iyi işleyen çarkı Rosier-Ghezzal ikilisinin eskisi gibi çalışmadığını gördük. Sonra yavaş yavaş topu geri kazanma süresi uzamaya başladı, top kayıpları arttı. Planlı oyun doğaçlamaya döndü. Geçen sezon ligin rakip ceza sahasında en çok pas yapan üç ismi Atiba-Josef-Welinton iken bu sezon bu senaryo da işlemedi. Teixera’dan bahsetmiyorum bile. Bunların üzerine girdiği pozisyonların yarısından fazlasını değerlendiremeyen Batshuayi ve direkten şutu en çok dönen takımlar listesine siyah beyazlılar en üst sıralardan giriş yapınca bu sezon, geçtiğimiz şaşalı sezonun ardından hayal kırıklığı oldu.