20 Aralık 2021

Zorbay Küçük çam devirdi!

Spor Toto Süper Lig'in 17. haftasına genel olarak bakıldığında tartışmalı teknik kararların çok daha ötesinde iki özel konu ön plana çıktı.



Spor Toto Süper Lig'in 17. haftasına genel olarak bakıldığında tartışmalı teknik kararların çok daha ötesinde iki özel konu ön plana çıktı diye düşünüyorum.

İlki; genç bir süper lig hakeminin etik olmayan bir tavırla maç topunu iç ederek çantasına koyup götürmesi, diğeri ise başka bir genç FIFA kokartı takacak hakemin maç içi ve maç sonu koridorlarda yaşamış olduğu spekülatif eylem ve sözleri ile gündemi işgal etmesiydi!

Ankara’da bir Ümit Milli maç

Yaklaşık 20 yıl kadar önce Ankara’da oynanan Türkiye-Moldova özel müsabakasının 4’üncü hakemiydim. Maç sonu milli takımlar malzemecisi yanıma gelerek sordu: “Bülent Hocam, maç topları nerede bilginiz var mı?” Ben de, “Bilmiyorum abi, hayırdır?” dedim. “Hocam, terbiyesiz bunlar ya!” diyerek misafir takım malzemecisinin, maç topları ve ısınma yeleklerini hiç ettiğini, kendisine yardım etmem halinde ancak malzemeleri toplayabileceğini, yoksa bu malzemelerin adına zimmetlenmiş olduğunu ve bedelinin kendisinden tahsil edileceğini söyledi. Ben ve malzemeci, misafir takım soyunma odasına mali şube gibi baskın yaptık! İnanır mısınız, rakip malzemeci tüm topların havasını alarak malzeme kutusuna istif etmeye devam ediyordu! Büyük malzeme kutusuna bir baktık ki ısınma yelekleri, ısınmada kullanılan markerlar, maç topları ne ararsan yığılmış! Kavga dövüş bizim malzemecinin mallarını geri topladık!

Bülent Kıl’dırım Hoca!

Hakemlik hayatım boyunca bu olayı hep hatırladım ve mesleğim müfettişlik olduğu için de hem saha içinde hem de saha dışında bu konulara azami özen gösterdim. Yardımcı hakem arkadaşlarımın bu tarz taleplerini hep engellemeye çalıştım. Sonra ne mi oldu? Bazı dedikoducu ve edepsiz yardımcılarım gıyabımda bana “Kıldırım” diye hitap etti. Etik dışı davranmamak ve etik dışı talepleri engellemenin karşılığı; 'kıl' olmakla suçlanmak! Hiç de adil görünmüyor, değil mi?
Peki sahada adalet dağıtması gereken bir insanın, TFF’nin sponsor firmadan temin ederek kulüplere gönderdiği belirli sayıdaki maç topunu,  ki genelde malzemecilere zimmetlenir, alıp çantasına koyarak memleketine götürmesi doğru ve etik bir tavır mıdır? Kararı değerli okuyucularıma bırakıyorum.

Çam devirmek!

Üst düzey bir hakemde olması gereken en temel özelliklerden birisinin duygu ve öfke kontrolü olduğunu düşünüyorum! Bu o kadar önemli bir konu ki, teknik olarak doğru kararlar da vermiş olsanız bu özelliğinizi geliştiremediğinizde mutlaka bir gün çam devirirsiniz! Aynen, cumartesi akşamı Zorbay Küçük’ün 'çam devirdiği' gibi!

Ülkemiz koşullarında hakemlik her geçen gün daha da zorlaşıyor! Duygu kontrolü olan bir hakem asla tahriklere kapılmamalıdır. Oyunculara bas bas bağırarak hitap ettiğinizde ve kontrolsüz beden dili kullandığınızda ağzınızdan çıkan sözler aleyhinize delil olarak kullanılabilir. Ayrıca, niyet ve bilinçaltınız da sorgulanmaya başlar! Hele hele koridorlarda güvenliğiniz de spor şube polisleri tarafından sağlanmışken asla hiç kimseye o gergin ortamda cevap vermemelisiniz. Zira, zaten varsa darp, küfür ve hakaret; TFF temsilcileri gereğini yapmakta ve tespit raporlarını düzenlemektedir.

Bu konunun resmi tarafının ise raporlar ortaya çıktıktan sonra netleşeceğini düşünüyorum.

İyi haftalar…

Spor Toto Süper Lig'in 17. haftasına genel olarak bakıldığında tartışmalı teknik kararların çok daha ötesinde iki özel konu ön plana çıktı.



Spor Toto Süper Lig'in 17. haftasına genel olarak bakıldığında tartışmalı teknik kararların çok daha ötesinde iki özel konu ön plana çıktı diye düşünüyorum.

İlki; genç bir süper lig hakeminin etik olmayan bir tavırla maç topunu iç ederek çantasına koyup götürmesi, diğeri ise başka bir genç FIFA kokartı takacak hakemin maç içi ve maç sonu koridorlarda yaşamış olduğu spekülatif eylem ve sözleri ile gündemi işgal etmesiydi!

Ankara’da bir Ümit Milli maç

Yaklaşık 20 yıl kadar önce Ankara’da oynanan Türkiye-Moldova özel müsabakasının 4’üncü hakemiydim. Maç sonu milli takımlar malzemecisi yanıma gelerek sordu: “Bülent Hocam, maç topları nerede bilginiz var mı?” Ben de, “Bilmiyorum abi, hayırdır?” dedim. “Hocam, terbiyesiz bunlar ya!” diyerek misafir takım malzemecisinin, maç topları ve ısınma yeleklerini hiç ettiğini, kendisine yardım etmem halinde ancak malzemeleri toplayabileceğini, yoksa bu malzemelerin adına zimmetlenmiş olduğunu ve bedelinin kendisinden tahsil edileceğini söyledi. Ben ve malzemeci, misafir takım soyunma odasına mali şube gibi baskın yaptık! İnanır mısınız, rakip malzemeci tüm topların havasını alarak malzeme kutusuna istif etmeye devam ediyordu! Büyük malzeme kutusuna bir baktık ki ısınma yelekleri, ısınmada kullanılan markerlar, maç topları ne ararsan yığılmış! Kavga dövüş bizim malzemecinin mallarını geri topladık!

Bülent Kıl’dırım Hoca!

Hakemlik hayatım boyunca bu olayı hep hatırladım ve mesleğim müfettişlik olduğu için de hem saha içinde hem de saha dışında bu konulara azami özen gösterdim. Yardımcı hakem arkadaşlarımın bu tarz taleplerini hep engellemeye çalıştım. Sonra ne mi oldu? Bazı dedikoducu ve edepsiz yardımcılarım gıyabımda bana “Kıldırım” diye hitap etti. Etik dışı davranmamak ve etik dışı talepleri engellemenin karşılığı; 'kıl' olmakla suçlanmak! Hiç de adil görünmüyor, değil mi?
Peki sahada adalet dağıtması gereken bir insanın, TFF’nin sponsor firmadan temin ederek kulüplere gönderdiği belirli sayıdaki maç topunu,  ki genelde malzemecilere zimmetlenir, alıp çantasına koyarak memleketine götürmesi doğru ve etik bir tavır mıdır? Kararı değerli okuyucularıma bırakıyorum.

Çam devirmek!

Üst düzey bir hakemde olması gereken en temel özelliklerden birisinin duygu ve öfke kontrolü olduğunu düşünüyorum! Bu o kadar önemli bir konu ki, teknik olarak doğru kararlar da vermiş olsanız bu özelliğinizi geliştiremediğinizde mutlaka bir gün çam devirirsiniz! Aynen, cumartesi akşamı Zorbay Küçük’ün 'çam devirdiği' gibi!

Ülkemiz koşullarında hakemlik her geçen gün daha da zorlaşıyor! Duygu kontrolü olan bir hakem asla tahriklere kapılmamalıdır. Oyunculara bas bas bağırarak hitap ettiğinizde ve kontrolsüz beden dili kullandığınızda ağzınızdan çıkan sözler aleyhinize delil olarak kullanılabilir. Ayrıca, niyet ve bilinçaltınız da sorgulanmaya başlar! Hele hele koridorlarda güvenliğiniz de spor şube polisleri tarafından sağlanmışken asla hiç kimseye o gergin ortamda cevap vermemelisiniz. Zira, zaten varsa darp, küfür ve hakaret; TFF temsilcileri gereğini yapmakta ve tespit raporlarını düzenlemektedir.

Bu konunun resmi tarafının ise raporlar ortaya çıktıktan sonra netleşeceğini düşünüyorum.

İyi haftalar…