17 Ağustos 2022

Not defterimden 2. hafta

Sürpriz performanslar ve sonuçlar, özellikle ilk haftalarda kimseyi şaşırtmamalıdır!



Puan Savaşları tüm hızıyla erkenden başladı!

Değerli beIN SPORTS okuyucuları; Spor Toto Süper Lig’in 2. haftasında ilk hafta olduğu gibi birbirinden çetin maçlar oynandı. Tabiri caizse verilen puan savaşları üst düzeydeydi. Hatta bazı maçların yansımalarını hafta içinde de takip etmekteyiz.

Elbette ligin ilk maçları hem takımlar ve teknik adamlar, hem de hakemler açısından oldukça zorlayıcı geçer. Sürpriz performanslar ve sonuçlar, özellikle ilk haftalarda kimseyi şaşırtmamalıdır!  Nedeni ise hem oyun dizilişi ve kadro yapılarının henüz oturmamış olması, hem de form tutmak ve belki de yeni takıma ve şehre adapte olmak için tamamlanması gereken antrenman ve uyum sürecinin henüz bitmemiş olmasıdır. Elbette kadro yapılanmasını ve oyun kurgusunu geçtiğimiz sezon tecrübesinin üzerine koyarak ilerleyen takımlar ilk haftalarda yeni kurulan takımlara göre daha avantajlı başlayacaktır.

Süper Lig hakemleri de henüz lige tam kapasite hazırlanmış görüntüsü veremediler!

İşin hakem tarafında da durum benzeri niteliktedir. Nedenine gelince, sürekli değişen hakem kurulları ve talimatlar/modeller, öncelikler ve stratejiler ile sürekli değişen kadro yapılanması ve isimler Türkiye’de hakemlik kurumunu özellikle son dönemde artan bir hızla güven erozyonuna uğratmış görünüyor.

Yaşamının çeyrek asrından fazlasını hakemliğe adamış tecrübeli bir isim olarak burada ifade etmek istediğim temel konu; hakemliğin olmazsa olmazlarının kurumsal destek ve güven, istikrar, güçlü kişilik, yetenek, adanmış bir hayat ve maç tecrübesi olduğudur.

Bu sebeple, istisnalar hariç henüz gerekli bilgi, tecrübe ve donanıma sahip olmayan ve bunu kazanmak için azimle kendini parçalamayan, çalışmayan, üst liglere kolayca ulaşmış genç ve tecrübesiz isimlerden daha fazlasını beklemenin de hayal olacağını üzülerek belirtmek durumundayım.

İlk 2 haftada çok az sayıda kalan tecrübeli hakemler genel anlamda başarılı iken tecrübesiz olanlar daha ciddi hatalar yaptılar.

Genç hakemlere naçizane tavsiyem; Spor Toto Süper Lig’de kimsenin, ciddi ve maçın gidişatını etkileyen tek bir hataya bile tahammülü yok. Bu sebeple lütfen ama lütfen, işin ciddiyetini anlayın ve eksik yönlerinizi derhal aşama aşama tamamlayın.

Haftanın öne çıkan hakem kararları:

2.haftanın modası bariz gol şansı pozisyonları ve uygulamaları oldu. Corendon Alanyaspor-Beşiktaş ve Kasımpaşa-Fenerbahçe maçlarında 2’şer kez tartışmalı durumlar yaşandı.

Oyun kurallarının ilgili maddeleri ile hakemlere verilen eğitimlerde, kriter olarak, topun yönü, hızı ve şiddeti, topun kontrolü ya da kontrol olasılığı, kaleye olan mesafe, rakip oyuncularının konumu ve sayısı, atağın genel olarak yönü/şekli gibi konular bu eğitimlerde ortaya konulur ve hakemin kanaatine, oyun yorumuna göre eğer bu ihlal resminin çekilmesi anında hakemde bariz bir gol atma şansının engellendiği fikri ortaya çıkarsa kararı kırmızı kart vermek olacaktır.

Bunun tek istisnası eğer rakip ceza alanı içerisinde bu ihlal gerçekleşti ve rakip defans oyuncusu bu faulü (penaltıyı) topla oynama şansı ve niyetiyle yaptıysa sadece bu durumda çifte ceza uygulanmaz ve karar penaltı ve sarı kart olur. Defans oyuncusu bu faullü müdahaleyi topla oynama şansı yok iken sadece rakibin bariz golünü ya da gol atma şansını engellemek amacıyla tutma, arkadan şarj, itme, çelme gibi bir ihlal ile gerçekleştirirse karar yine kırmızı kart ve penaltı olarak kalacaktır.

Yukarıdaki kriterlere ilaveten, FIFA ve UEFA eğitimlerinde, topun uzaktan ya da yandan, yüksekten ve hızla gelmesi ya da hedefinin belirli olmaması gibi durumlar, topun kontrol ihtimalini düşüreceği için tek kriter bile hakeme göre eksik kalırsa ihlal bariz gol şansını engellemek yerine umut vadeden atağı engellemek niteliğinde kalacak ve disiplin cezası olarak sarı kart olarak uygulanacaktır.

Aşırı sıcak ve nemli bir atmosferde oynanan Corendon Alanyaspor- Beşiktaş maçının 18. dakikasında hakem top henüz havada iken Jure Balkovec ile Wout Weghorst arasındaki ikili mücadelede topun düşebileceği noktaya ya da ikili mücadelenin yaşanacağı bölgeye depar atmadığı için pozisyona uzak kalarak yanlış bir şekilde hücum faule hükmetti ve itirazları sonucu Weghorst’a sarı kart gösterdi. Oysa ki faulü yapan Balkovec idi. Bir diğer tartışma ise Balkovec’in yaptığı bu faulde Weghorst’un bariz bir gol atma şansının engellenip engellenmediği konusunda yaşandı. Yukarıda belirttiğim kriterler çerçevesinde top oldukça yüksekten geldiği ve bu faul esnasında hızla uzağa düşen bir top olduğu için bir bariz gol atma şansının söz konusu olmadığı fikrindeyim. Ancak umut vadeden atağın bele sarılarak sportmenlik dışı engellenmesinden dolayı Balkovec’in aleyhine bir faul ve mutlaka bir sarı kart verilmesi gerekmekteydi.

Maçın 30. Dakikasında Ghezzal’ın; topla oynama şansı yok iken Oussama Targhaline tarafından, arkadan çelmelenerek düşürülüp penaltıya hükmedilen pozisyonda, penaltı yüzde yüz doğru olsa da kart uygulaması eksik kaldı. Eğer hakem burada N’Koudou’nun yerden ayağa kontrollü paralel pasında topun kontrol olasılığının yüksek olduğunu ve pozisyonun bariz gol şansı olduğunu düşünse penaltıya ilaveten kırmızı kart gösterebilirdi, karta gerek duymadı.


Üst düzey liglerde her faul düdüğünün ve her kart tercihinin önemli sonuçları olabilir.

Tabii ki tecrübesiz hakemin belki de maçın daha başında N’Kodou’nun sınırdaki faulünde kartın renginden emin olamaması ve henüz maçın 3. dakikasında yönetici kimliğini Weghorst-Tayfur Bingöl tartışmasında ortaya koyma şansını kaçırması, onun da maç içi öz güvenini olumsuz etkilemiş olabilir. Ancak, muhtemelen tecrübe eksikliğine bağlı yanlış yorumu nedeniyle 15. dakikadaki basit faulde Emrecan’a göstermiş olduğu sarı kart hem hakemin hem de maçın genel dengesini bozmuş oldu. Zira, o tercihten sonra Fatih Aksoy’un oyunda kalması ve Candeias’ın faullerine göstermiş olduğu gereksiz tolerans hakemi hem maç içinde, hem de maç sonunda oldukça sıkıntıya soktu.

Haftanın bir diğer maçında ise, yeni sezon itibariyle ligin en tecrübeli üç isminden birisi olan Mete Kalkavan; Kasımpaşa-Fenerbahçe maçındaki genel yönetimiyle başarılıydı. Szalai’nin ayağa uzun pasında Valencia’nın Hasan Emre tarafından düşürülmesinde gösterdiği tereddütsüz kırmızı kart ve bariz gol şansı yorumu takdire değerdi. Aynı maçın 42. dakikasında yaşanan Ferdi-Hajradinovic mücadelesinde ise unsur eksikliğinden dolayı (topun yönü, topun kontrol olasılığı) sarı kart değerlendirmesine ben de katılıyorum.

Kasımpaşa - Fenerbahçe maçının özetini izlemek için tıklayın!

Aynı saniyede peş peşe iki sarı kart olur mu?

Arabam.com Konyaspor - Medipol Başakşehir maçında Sarper Barış Saka örnek nitelikte bir sarı karta imza attı. Maçın 73. dakikasında A. Konyaspor’un umut vadeden atağında önce Ömer Ali Rahmanovic’e kontrolsüz kayarak faul yaptı, devamında Biglia, Soner’i tutarak engelledi, avantajın gerçekleşmediğini gördüğü anda da hakem geri dönerek her iki oyuncuya  doğru sarı kartlar gösterdi.  76’da ise sarı kartı olan Mahmut’un önce topa sonra Rahmanovic’e yaptığı müdahalede doğru tespitle sadece faulü verip 2. sarı kartı göstermeyerek başarılı bir süreç yönetimi gösterdi. Bu tarz örnek ve doğru uygulamaların artarak devamını diliyorum.

Arabam.com Konyaspor - Medipol Başakşehir maçının özetini izlemek için tıklayın!

VAR hakemlerini daha fazla şüpheciliğe davet ediyorum!

VAR hakemleri şüphelendikleri her durumda kanıtı hemen sunabilecek en doğru açıdan başlayarak derhal tüm açıları hızla taramalılar. Yoksa, Galatasaray- Bitexen Giresunspor maçının 14. dakikasında olduğu gibi sadece tek açıdan yakalanabilecek saklı ayağa basmalar (Traore’nin Emre Akbaba’ya); Kasımpaşa-Fenerbahçe maçının 23. dakikasındaki gibi aynı oyuncunun (Zajc) iki farklı kez elle oynaması ve gol öncesi ele çarpma gibi durumlar kaçabilir. VAR sistemi yokken bu durumlara kısmen anlayış gösterme ihtimali olsa da VAR sisteminde hiçbir kulüp açık ve bariz kaçmış olan bir hatayı asla kabul etmiyor!

Tabii, maçın hakemleri de maçları yaşayarak yönetmeli ve VAR’ı da zor durumda bırakmamalıdır. Adana Demirspor - Demir Grup Sivasspor maçının 41. dakikasında olduğu gibi! Hakem, Belhanda’nın Robin Yalçın’a yaptığı profesyonel faulü yakalayabilmeliydi! Yoksa VAR ekranda bu tür bir ihlali kanıtlayabilecek nitelikte bulamazsa ne olacak? Unutulmamalı ki VAR sadece skandal nitelikli açık ve kanıtlanabilir büyük hakem hatalarını engellemek üzere konulmuş bir sigorta sistemidir. VAR en doğru kararları arayacak ve verdirtecek bir hakem değil, sadece maçı yöneten hakem takımında bir yardımcıdır ve müdahale alanı VAR protokolü ile sınırlıdır!

Hakem sakatlanır mı?

Hakem de sporcudur, atlettir, elbette sakatlanır. Ancak maç esnasında, darbe ya da saha koşullarından kaynaklanmayan sakatlıklar asla kabul görmez. Bu tarz bir sakatlık hazırlık sürecinde bir soruna işaret eder! Galatasaray-Bitexen Giresunspor maçının 70.dakikasında sakatlanan yeni yüzlerden Kadir Sağlam da kendi hazırlık sürecini mutlaka yeniden ele almalı ve analiz etmelidir. Geçmiş olsun diliyorum.

Kadir Sağlam'ın sakatlandığı anlar...

Haftanın travması: Edin Visca’nın sakatlığı

Emin olun uzun yıllar futbolumuza değer katan Edin Visca’nın sakatlığı taraflı tarafsız tüm sporseverleri çok üzdü! Edin kardeşimize acil şifalar diliyorum.

Haftanın hakemi: Çağdaş Altay

Süper Lig’e çıkalı henüz bir yılını doldurmamış yeni isimlerden birisi olan Çağdaş Altay; HangiKredi Ümraniyespor – Fraport TAV Antalyaspor maçında; maçın önüne geçecek ya da maçı bozacak ciddi bir hata yapmadan, müsabakayı başarıyla tamamladı. 80. dakikada umut vadeden atakta hızla ilerlemek isteyen Durel Avounou’yu arkadan iki kez çekerek durdurmaya çalışıp başarılı olamayan Fenando’ya, atak bittikten sonra göstermiş olduğu sarı kart, oyunu iyi okumasına güzel bir örnek teşkil etti. Kutluyor, başarılar diliyorum.

Haftanın takımı: Fraport TAV Antalyaspor

1. hafta son dakika golüyle Galatasaray’a mağlup olan FTA Antalyaspor, geçen haftanın en başarılı ve organize takımlarından HangiKredi Ümraniyespor’u akıl dolu organizasyonuyla ve sabırlı ataklarıyla başarıyla geçerek önemli bir galibiyet aldı. 59’da sağ kanatta inanılmaz işler yapan Bünyamin Balcı’ya çıkıp baskı yapmayı unuttukları tek anda, HG Ümraniyespor’u; Bünyamin’in adrese teslim asisti ile ligin en formda santrforlarından Haji Wright’ın etkili kafasıyla mağlup etmeyi başardılar.

Haftanın centilmeni: İstanbulspor

Ligin yeni takımı İstanbulsporlu oyuncular; Yukatel Kayserispor maçında faul ya da çarpışma sonucu yere düşen her rakip oyuncuyu yerden kaldırdılar. Sahada takım halinde ve kenarda teknik alan olarak son derece duyarlı ve sportmendiler. Oyun esnasında ise hem yer alırken hem de ikili mücadelelerdeki dikkatleri ile oyun kurallarına hakim oldukları izlenimini verdiler. Takım halinde kendilerini kutluyor başarılar diliyorum.

Haftanın futbolcusu: Arda Güler

Süper Lig’de 5 gole ulaşan en genç oyuncu olan 17 yaşındaki Arda Güler; 21 dakikaya iki tane harika gol sığdırdı. Yeteneğiyle ve geliştirmesini umduğumuz profesyonel tutumu ile uzun süre Türk ve belki de Avrupa futboluna renk katabilecek bir yetenek. Sempatik kardeşimize bahtının ve yolunun açık olmasını diliyorum.

Haftanın golü: Arda Güler

Her ne kadar Arda’nın 90’daki gol vuruşu çok güzel olsa da 86’da attığı gol akıl ve yetenek karışımı bir gol oldu. Crespo’ya topu verdi, geri alırken arkadaki rakibini de çalımladı, topu defans müdahalesinin en uzağına sürdü ve çaprazdan Ertuğrul’un ayak dibine sert vurup harika bir gol attı. Bu gol hemen akıllara 14 Mart 2018’de Camp Nou’da oynanan ve Sloven Damir Skomina’nın yönettiği, Şampiyonlar Ligi son 16 turundaki Barcelona-Chelsea maçının 63. dakikasında Lionel Messi’nin attığı golü getirdi. Emin olun Arda’nın golü, öncesindeki çalımı ve daha çaprazdan iyi adımlayarak yaptığı harika vuruşu ile daha kaliteliydi!

Arda Güler'in Kasımpaşa'ya attığı golleri izlemek için tıklayın!

Yeni haftada görüşmek üzere…

Sürpriz performanslar ve sonuçlar, özellikle ilk haftalarda kimseyi şaşırtmamalıdır!



Puan Savaşları tüm hızıyla erkenden başladı!

Değerli beIN SPORTS okuyucuları; Spor Toto Süper Lig’in 2. haftasında ilk hafta olduğu gibi birbirinden çetin maçlar oynandı. Tabiri caizse verilen puan savaşları üst düzeydeydi. Hatta bazı maçların yansımalarını hafta içinde de takip etmekteyiz.

Elbette ligin ilk maçları hem takımlar ve teknik adamlar, hem de hakemler açısından oldukça zorlayıcı geçer. Sürpriz performanslar ve sonuçlar, özellikle ilk haftalarda kimseyi şaşırtmamalıdır!  Nedeni ise hem oyun dizilişi ve kadro yapılarının henüz oturmamış olması, hem de form tutmak ve belki de yeni takıma ve şehre adapte olmak için tamamlanması gereken antrenman ve uyum sürecinin henüz bitmemiş olmasıdır. Elbette kadro yapılanmasını ve oyun kurgusunu geçtiğimiz sezon tecrübesinin üzerine koyarak ilerleyen takımlar ilk haftalarda yeni kurulan takımlara göre daha avantajlı başlayacaktır.

Süper Lig hakemleri de henüz lige tam kapasite hazırlanmış görüntüsü veremediler!

İşin hakem tarafında da durum benzeri niteliktedir. Nedenine gelince, sürekli değişen hakem kurulları ve talimatlar/modeller, öncelikler ve stratejiler ile sürekli değişen kadro yapılanması ve isimler Türkiye’de hakemlik kurumunu özellikle son dönemde artan bir hızla güven erozyonuna uğratmış görünüyor.

Yaşamının çeyrek asrından fazlasını hakemliğe adamış tecrübeli bir isim olarak burada ifade etmek istediğim temel konu; hakemliğin olmazsa olmazlarının kurumsal destek ve güven, istikrar, güçlü kişilik, yetenek, adanmış bir hayat ve maç tecrübesi olduğudur.

Bu sebeple, istisnalar hariç henüz gerekli bilgi, tecrübe ve donanıma sahip olmayan ve bunu kazanmak için azimle kendini parçalamayan, çalışmayan, üst liglere kolayca ulaşmış genç ve tecrübesiz isimlerden daha fazlasını beklemenin de hayal olacağını üzülerek belirtmek durumundayım.

İlk 2 haftada çok az sayıda kalan tecrübeli hakemler genel anlamda başarılı iken tecrübesiz olanlar daha ciddi hatalar yaptılar.

Genç hakemlere naçizane tavsiyem; Spor Toto Süper Lig’de kimsenin, ciddi ve maçın gidişatını etkileyen tek bir hataya bile tahammülü yok. Bu sebeple lütfen ama lütfen, işin ciddiyetini anlayın ve eksik yönlerinizi derhal aşama aşama tamamlayın.

Haftanın öne çıkan hakem kararları:

2.haftanın modası bariz gol şansı pozisyonları ve uygulamaları oldu. Corendon Alanyaspor-Beşiktaş ve Kasımpaşa-Fenerbahçe maçlarında 2’şer kez tartışmalı durumlar yaşandı.

Oyun kurallarının ilgili maddeleri ile hakemlere verilen eğitimlerde, kriter olarak, topun yönü, hızı ve şiddeti, topun kontrolü ya da kontrol olasılığı, kaleye olan mesafe, rakip oyuncularının konumu ve sayısı, atağın genel olarak yönü/şekli gibi konular bu eğitimlerde ortaya konulur ve hakemin kanaatine, oyun yorumuna göre eğer bu ihlal resminin çekilmesi anında hakemde bariz bir gol atma şansının engellendiği fikri ortaya çıkarsa kararı kırmızı kart vermek olacaktır.

Bunun tek istisnası eğer rakip ceza alanı içerisinde bu ihlal gerçekleşti ve rakip defans oyuncusu bu faulü (penaltıyı) topla oynama şansı ve niyetiyle yaptıysa sadece bu durumda çifte ceza uygulanmaz ve karar penaltı ve sarı kart olur. Defans oyuncusu bu faullü müdahaleyi topla oynama şansı yok iken sadece rakibin bariz golünü ya da gol atma şansını engellemek amacıyla tutma, arkadan şarj, itme, çelme gibi bir ihlal ile gerçekleştirirse karar yine kırmızı kart ve penaltı olarak kalacaktır.

Yukarıdaki kriterlere ilaveten, FIFA ve UEFA eğitimlerinde, topun uzaktan ya da yandan, yüksekten ve hızla gelmesi ya da hedefinin belirli olmaması gibi durumlar, topun kontrol ihtimalini düşüreceği için tek kriter bile hakeme göre eksik kalırsa ihlal bariz gol şansını engellemek yerine umut vadeden atağı engellemek niteliğinde kalacak ve disiplin cezası olarak sarı kart olarak uygulanacaktır.

Aşırı sıcak ve nemli bir atmosferde oynanan Corendon Alanyaspor- Beşiktaş maçının 18. dakikasında hakem top henüz havada iken Jure Balkovec ile Wout Weghorst arasındaki ikili mücadelede topun düşebileceği noktaya ya da ikili mücadelenin yaşanacağı bölgeye depar atmadığı için pozisyona uzak kalarak yanlış bir şekilde hücum faule hükmetti ve itirazları sonucu Weghorst’a sarı kart gösterdi. Oysa ki faulü yapan Balkovec idi. Bir diğer tartışma ise Balkovec’in yaptığı bu faulde Weghorst’un bariz bir gol atma şansının engellenip engellenmediği konusunda yaşandı. Yukarıda belirttiğim kriterler çerçevesinde top oldukça yüksekten geldiği ve bu faul esnasında hızla uzağa düşen bir top olduğu için bir bariz gol atma şansının söz konusu olmadığı fikrindeyim. Ancak umut vadeden atağın bele sarılarak sportmenlik dışı engellenmesinden dolayı Balkovec’in aleyhine bir faul ve mutlaka bir sarı kart verilmesi gerekmekteydi.

Maçın 30. Dakikasında Ghezzal’ın; topla oynama şansı yok iken Oussama Targhaline tarafından, arkadan çelmelenerek düşürülüp penaltıya hükmedilen pozisyonda, penaltı yüzde yüz doğru olsa da kart uygulaması eksik kaldı. Eğer hakem burada N’Koudou’nun yerden ayağa kontrollü paralel pasında topun kontrol olasılığının yüksek olduğunu ve pozisyonun bariz gol şansı olduğunu düşünse penaltıya ilaveten kırmızı kart gösterebilirdi, karta gerek duymadı.


Üst düzey liglerde her faul düdüğünün ve her kart tercihinin önemli sonuçları olabilir.

Tabii ki tecrübesiz hakemin belki de maçın daha başında N’Kodou’nun sınırdaki faulünde kartın renginden emin olamaması ve henüz maçın 3. dakikasında yönetici kimliğini Weghorst-Tayfur Bingöl tartışmasında ortaya koyma şansını kaçırması, onun da maç içi öz güvenini olumsuz etkilemiş olabilir. Ancak, muhtemelen tecrübe eksikliğine bağlı yanlış yorumu nedeniyle 15. dakikadaki basit faulde Emrecan’a göstermiş olduğu sarı kart hem hakemin hem de maçın genel dengesini bozmuş oldu. Zira, o tercihten sonra Fatih Aksoy’un oyunda kalması ve Candeias’ın faullerine göstermiş olduğu gereksiz tolerans hakemi hem maç içinde, hem de maç sonunda oldukça sıkıntıya soktu.

Haftanın bir diğer maçında ise, yeni sezon itibariyle ligin en tecrübeli üç isminden birisi olan Mete Kalkavan; Kasımpaşa-Fenerbahçe maçındaki genel yönetimiyle başarılıydı. Szalai’nin ayağa uzun pasında Valencia’nın Hasan Emre tarafından düşürülmesinde gösterdiği tereddütsüz kırmızı kart ve bariz gol şansı yorumu takdire değerdi. Aynı maçın 42. dakikasında yaşanan Ferdi-Hajradinovic mücadelesinde ise unsur eksikliğinden dolayı (topun yönü, topun kontrol olasılığı) sarı kart değerlendirmesine ben de katılıyorum.

Kasımpaşa - Fenerbahçe maçının özetini izlemek için tıklayın!

Aynı saniyede peş peşe iki sarı kart olur mu?

Arabam.com Konyaspor - Medipol Başakşehir maçında Sarper Barış Saka örnek nitelikte bir sarı karta imza attı. Maçın 73. dakikasında A. Konyaspor’un umut vadeden atağında önce Ömer Ali Rahmanovic’e kontrolsüz kayarak faul yaptı, devamında Biglia, Soner’i tutarak engelledi, avantajın gerçekleşmediğini gördüğü anda da hakem geri dönerek her iki oyuncuya  doğru sarı kartlar gösterdi.  76’da ise sarı kartı olan Mahmut’un önce topa sonra Rahmanovic’e yaptığı müdahalede doğru tespitle sadece faulü verip 2. sarı kartı göstermeyerek başarılı bir süreç yönetimi gösterdi. Bu tarz örnek ve doğru uygulamaların artarak devamını diliyorum.

Arabam.com Konyaspor - Medipol Başakşehir maçının özetini izlemek için tıklayın!

VAR hakemlerini daha fazla şüpheciliğe davet ediyorum!

VAR hakemleri şüphelendikleri her durumda kanıtı hemen sunabilecek en doğru açıdan başlayarak derhal tüm açıları hızla taramalılar. Yoksa, Galatasaray- Bitexen Giresunspor maçının 14. dakikasında olduğu gibi sadece tek açıdan yakalanabilecek saklı ayağa basmalar (Traore’nin Emre Akbaba’ya); Kasımpaşa-Fenerbahçe maçının 23. dakikasındaki gibi aynı oyuncunun (Zajc) iki farklı kez elle oynaması ve gol öncesi ele çarpma gibi durumlar kaçabilir. VAR sistemi yokken bu durumlara kısmen anlayış gösterme ihtimali olsa da VAR sisteminde hiçbir kulüp açık ve bariz kaçmış olan bir hatayı asla kabul etmiyor!

Tabii, maçın hakemleri de maçları yaşayarak yönetmeli ve VAR’ı da zor durumda bırakmamalıdır. Adana Demirspor - Demir Grup Sivasspor maçının 41. dakikasında olduğu gibi! Hakem, Belhanda’nın Robin Yalçın’a yaptığı profesyonel faulü yakalayabilmeliydi! Yoksa VAR ekranda bu tür bir ihlali kanıtlayabilecek nitelikte bulamazsa ne olacak? Unutulmamalı ki VAR sadece skandal nitelikli açık ve kanıtlanabilir büyük hakem hatalarını engellemek üzere konulmuş bir sigorta sistemidir. VAR en doğru kararları arayacak ve verdirtecek bir hakem değil, sadece maçı yöneten hakem takımında bir yardımcıdır ve müdahale alanı VAR protokolü ile sınırlıdır!

Hakem sakatlanır mı?

Hakem de sporcudur, atlettir, elbette sakatlanır. Ancak maç esnasında, darbe ya da saha koşullarından kaynaklanmayan sakatlıklar asla kabul görmez. Bu tarz bir sakatlık hazırlık sürecinde bir soruna işaret eder! Galatasaray-Bitexen Giresunspor maçının 70.dakikasında sakatlanan yeni yüzlerden Kadir Sağlam da kendi hazırlık sürecini mutlaka yeniden ele almalı ve analiz etmelidir. Geçmiş olsun diliyorum.

Kadir Sağlam'ın sakatlandığı anlar...

Haftanın travması: Edin Visca’nın sakatlığı

Emin olun uzun yıllar futbolumuza değer katan Edin Visca’nın sakatlığı taraflı tarafsız tüm sporseverleri çok üzdü! Edin kardeşimize acil şifalar diliyorum.

Haftanın hakemi: Çağdaş Altay

Süper Lig’e çıkalı henüz bir yılını doldurmamış yeni isimlerden birisi olan Çağdaş Altay; HangiKredi Ümraniyespor – Fraport TAV Antalyaspor maçında; maçın önüne geçecek ya da maçı bozacak ciddi bir hata yapmadan, müsabakayı başarıyla tamamladı. 80. dakikada umut vadeden atakta hızla ilerlemek isteyen Durel Avounou’yu arkadan iki kez çekerek durdurmaya çalışıp başarılı olamayan Fenando’ya, atak bittikten sonra göstermiş olduğu sarı kart, oyunu iyi okumasına güzel bir örnek teşkil etti. Kutluyor, başarılar diliyorum.

Haftanın takımı: Fraport TAV Antalyaspor

1. hafta son dakika golüyle Galatasaray’a mağlup olan FTA Antalyaspor, geçen haftanın en başarılı ve organize takımlarından HangiKredi Ümraniyespor’u akıl dolu organizasyonuyla ve sabırlı ataklarıyla başarıyla geçerek önemli bir galibiyet aldı. 59’da sağ kanatta inanılmaz işler yapan Bünyamin Balcı’ya çıkıp baskı yapmayı unuttukları tek anda, HG Ümraniyespor’u; Bünyamin’in adrese teslim asisti ile ligin en formda santrforlarından Haji Wright’ın etkili kafasıyla mağlup etmeyi başardılar.

Haftanın centilmeni: İstanbulspor

Ligin yeni takımı İstanbulsporlu oyuncular; Yukatel Kayserispor maçında faul ya da çarpışma sonucu yere düşen her rakip oyuncuyu yerden kaldırdılar. Sahada takım halinde ve kenarda teknik alan olarak son derece duyarlı ve sportmendiler. Oyun esnasında ise hem yer alırken hem de ikili mücadelelerdeki dikkatleri ile oyun kurallarına hakim oldukları izlenimini verdiler. Takım halinde kendilerini kutluyor başarılar diliyorum.

Haftanın futbolcusu: Arda Güler

Süper Lig’de 5 gole ulaşan en genç oyuncu olan 17 yaşındaki Arda Güler; 21 dakikaya iki tane harika gol sığdırdı. Yeteneğiyle ve geliştirmesini umduğumuz profesyonel tutumu ile uzun süre Türk ve belki de Avrupa futboluna renk katabilecek bir yetenek. Sempatik kardeşimize bahtının ve yolunun açık olmasını diliyorum.

Haftanın golü: Arda Güler

Her ne kadar Arda’nın 90’daki gol vuruşu çok güzel olsa da 86’da attığı gol akıl ve yetenek karışımı bir gol oldu. Crespo’ya topu verdi, geri alırken arkadaki rakibini de çalımladı, topu defans müdahalesinin en uzağına sürdü ve çaprazdan Ertuğrul’un ayak dibine sert vurup harika bir gol attı. Bu gol hemen akıllara 14 Mart 2018’de Camp Nou’da oynanan ve Sloven Damir Skomina’nın yönettiği, Şampiyonlar Ligi son 16 turundaki Barcelona-Chelsea maçının 63. dakikasında Lionel Messi’nin attığı golü getirdi. Emin olun Arda’nın golü, öncesindeki çalımı ve daha çaprazdan iyi adımlayarak yaptığı harika vuruşu ile daha kaliteliydi!

Arda Güler'in Kasımpaşa'ya attığı golleri izlemek için tıklayın!

Yeni haftada görüşmek üzere…