3 Ocak 2022

Orta sahayı hafife almak

Cevabı basit soru şudur; Taylan-Berkan ikilisi, adlarını bu isimlerin yanına yazdırabilir mi?



Forvetler yarışta tutar, defanslar şampiyonlar yapar güzel klişedir futbolda, doğruluk payı da yüksektir ama enine de boyuna da baksan bir takımın kalbi de beyni de orta sahadır... Orta sahan kadarsındır ya da orta sahayı hafife aldığında sonuçların ağırlığı biner sırtına... Real Madrid orta sahasının Avrupa’daki esaslı rakipleriyle karşılaştırması bir sonraki yazı konusu olsun, şimdi ülke içinde kalalım ve Galatasaray’ın kazandığı son iki şampiyonluktan üç yıl sonra, yarışa yeni yıla girmeden vedasını orta sahasında arayalım... 

Bu sezon ile benzer kadro sıkıntılarını yaşandığı 2010-11 sezonunda Galatasaray, taraftarının hafızasına “BAM” olarak geçen Barış, Ayhan, Mustafa Sarp üçlüsüyle oynamış ve sezonu 16 mağlubiyetle tamamlamıştı. Ertesi sezon Fatih Terim geldiğinde Melo ve Selçuk’un devraldığı orta saha, iki 10 numara Emre Çolak ve Engin’in kanatlardan göbeğe yardım eden oyunlarıyla iki santrfora yer açmış ve Galatasaray’ın orta sahası 25+ gol üretmişti. Ardından Sneijderli yıllar ve onun kontratı feshedilmeden 10 numaralı forması teslim edilen Belhandalı günler... 
 
Juventus’un dörtlü ya da üçlü defansının, Real Madrid orta sahasının ya da Barcelona ve Liverpool’un forvet üçlüsünün uzun yıllar değişmediği ve kupaların geldiği sezonlarda teknik adamlar değişse de mühim olan oyunun en az bir hattında kadro istikrarını sağlamalarıydı. 

Galatasaray 2017-18 sezonundan beri üç bölgede de bir istikrarı sağlayamadığından, her transfer döneminde yamalı bohça gibi bir kadrolar kuruldu. Fernando ve Ndiaye ile Melo-Selçuk kadar olmasa da bir çizgi yakalayabilme şansı da Brezilyalının İspanya’da oynama arzusu, Senegalli’nin de yüksek bonservisle satılmasıyla son buldu. 
 
Seri, Nzonzi ve Lemina’nın piyasa değerleri Galatasaray’ın satın alamayacağı kadar yüksekti. Ortada bir paradoks vardı. Bu oyuncular sende başarılı olursa piyasaları yükselecekti, tersi de oldu ama Galatasaray’ın ya parası yetmedi ya da oyuncular için Florya artık cazip bir ev değildi...

Forvet hattında Onyekuru mevsimlik pamuk işçisi gibi gidip geliyor, Feghouli de Valencia’daki son sezonunda kontrat krizindeki boş vermişliğine burada kontratının son iki sezonuna girilirken start veriyordu...

3 stoper için 25 milyon Euro, Diagne için 13 milyon Euro, Falcao için kasasında yılda 6-7 milyon Euro çıkan Galatasaray, oyunun kalbini de beynini de çok hafife aldı. Etebo, Assunçao isimleri "Bu hafiflik nedir?" sorusunun cevabında öznelerdir. Taylan’ın 6 numaraya devşirilmesi bir sezonluk palyatif bir çözüm, fiyat 15+ milyon olduğu günlerde Gedson’u sadece yarım sezonluğuna kiralamak da günü, olmadı 6 ayı kurtarmaktı... 

Melo-Selçuk, Mahmut-İrfan Can, Josef-Atiba ile de son 10 yılın X raporu alınabilir. Cevabı basit soru şudur; Taylan-Berkan ikilisi, adlarını bu isimlerin yanına yazdırabilir mi? 

Cevabı basit soru şudur; Taylan-Berkan ikilisi, adlarını bu isimlerin yanına yazdırabilir mi?



Forvetler yarışta tutar, defanslar şampiyonlar yapar güzel klişedir futbolda, doğruluk payı da yüksektir ama enine de boyuna da baksan bir takımın kalbi de beyni de orta sahadır... Orta sahan kadarsındır ya da orta sahayı hafife aldığında sonuçların ağırlığı biner sırtına... Real Madrid orta sahasının Avrupa’daki esaslı rakipleriyle karşılaştırması bir sonraki yazı konusu olsun, şimdi ülke içinde kalalım ve Galatasaray’ın kazandığı son iki şampiyonluktan üç yıl sonra, yarışa yeni yıla girmeden vedasını orta sahasında arayalım... 

Bu sezon ile benzer kadro sıkıntılarını yaşandığı 2010-11 sezonunda Galatasaray, taraftarının hafızasına “BAM” olarak geçen Barış, Ayhan, Mustafa Sarp üçlüsüyle oynamış ve sezonu 16 mağlubiyetle tamamlamıştı. Ertesi sezon Fatih Terim geldiğinde Melo ve Selçuk’un devraldığı orta saha, iki 10 numara Emre Çolak ve Engin’in kanatlardan göbeğe yardım eden oyunlarıyla iki santrfora yer açmış ve Galatasaray’ın orta sahası 25+ gol üretmişti. Ardından Sneijderli yıllar ve onun kontratı feshedilmeden 10 numaralı forması teslim edilen Belhandalı günler... 
 
Juventus’un dörtlü ya da üçlü defansının, Real Madrid orta sahasının ya da Barcelona ve Liverpool’un forvet üçlüsünün uzun yıllar değişmediği ve kupaların geldiği sezonlarda teknik adamlar değişse de mühim olan oyunun en az bir hattında kadro istikrarını sağlamalarıydı. 

Galatasaray 2017-18 sezonundan beri üç bölgede de bir istikrarı sağlayamadığından, her transfer döneminde yamalı bohça gibi bir kadrolar kuruldu. Fernando ve Ndiaye ile Melo-Selçuk kadar olmasa da bir çizgi yakalayabilme şansı da Brezilyalının İspanya’da oynama arzusu, Senegalli’nin de yüksek bonservisle satılmasıyla son buldu. 
 
Seri, Nzonzi ve Lemina’nın piyasa değerleri Galatasaray’ın satın alamayacağı kadar yüksekti. Ortada bir paradoks vardı. Bu oyuncular sende başarılı olursa piyasaları yükselecekti, tersi de oldu ama Galatasaray’ın ya parası yetmedi ya da oyuncular için Florya artık cazip bir ev değildi...

Forvet hattında Onyekuru mevsimlik pamuk işçisi gibi gidip geliyor, Feghouli de Valencia’daki son sezonunda kontrat krizindeki boş vermişliğine burada kontratının son iki sezonuna girilirken start veriyordu...

3 stoper için 25 milyon Euro, Diagne için 13 milyon Euro, Falcao için kasasında yılda 6-7 milyon Euro çıkan Galatasaray, oyunun kalbini de beynini de çok hafife aldı. Etebo, Assunçao isimleri "Bu hafiflik nedir?" sorusunun cevabında öznelerdir. Taylan’ın 6 numaraya devşirilmesi bir sezonluk palyatif bir çözüm, fiyat 15+ milyon olduğu günlerde Gedson’u sadece yarım sezonluğuna kiralamak da günü, olmadı 6 ayı kurtarmaktı... 

Melo-Selçuk, Mahmut-İrfan Can, Josef-Atiba ile de son 10 yılın X raporu alınabilir. Cevabı basit soru şudur; Taylan-Berkan ikilisi, adlarını bu isimlerin yanına yazdırabilir mi?