Muhammet Akdeniz'in hedefi "efsane" olmak

Muhammet Akdeniz'in hedefi "efsane" olmak
Samsun'da 2017 yılında düzenlenen İşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları'nda (Deaflympics) altın madalya kazanan milli güreşçi Muhammet Akdeniz, Rıza Kayaalp ve Taha Akgül'ün yolunda giderek güreşin "efsane" isimleri arasına girmeyi hedeflediğini söyledi.

Adana'da 2006'da güreşe başlayan 27 yaşındaki Muhammet Akdeniz, röportajda hedeflerini anlattı.

Güreşe beden eğitimi öğretmenim teşvikiyle başladığını ifade eden Akdeniz, ''Türkiye seçmelerinde Kayseri Güreş Eğitim Merkezi'ne girmeye hak kazandım. İlk önemli madalyamı 2011'de Türkiye Şampiyonası'nda aldım. Sonra Ankara MTA Kulübü'ne geçtim, kulağımdaki sorunu antrenörlerim fark etti. Sağlık kontrollerinden sonra hem normal branşta hem de işitme engelliler branşında güreşmeye başladım." diye konuştu.

İşitme engelinin doğuştan iki kulağında da zar olmamasından kaynaklandığını anlatan Muhammet Akdeniz, "Hayatımın dönüm noktası olan madalyayı 2013'te Bulgaristan'da doktor raporuyla katıldığım olimpiyatlarda ikinci olarak kazandım. 2017'de Samsun'da 23. İşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları (Deaflympics) şampiyonu oldum. 2018'de Rusya'da dünya, 2019'da da Belarus'ta Avrupa şampiyonu oldum. 2021 yılında dünya üçüncülüğüm var. 24. İşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları'nda da ikinci olarak kürsüye çıktım." ifadelerini kullandı.

Brezilya'da mindere 2. olimpiyat altını için çıktığını ifade eden Akdeniz, şunları söyledi:

"Şampiyonluk ile ikincilik arasında dağlar kadar fark var, bayrağınla marşını tüm dünyaya dinletiyorsun, bu bir sporcunun gelebileceği en yüksek seviye. Hedefimin altında kaldım ama çok çalışmadığım için ya da antrenmanlarımı aksattığım için değil, her şey çok iyi gidiyordu, hatta turnuvanın favorisini ilk turda yendim. Ama o maçta kaburgam sakatlandı, 7-0 öndeyken ve sonra işler çok zorlaştı. Çeyrek final ve yarı final maçlarını yenerek çok şükür finale çıktım ama gece sabaha kadar uyuyamadım. Maça çıkmamayı düşündük ama son anda savaşmak için çıktım, yaşadığım acı beni çok engelledi."

"Rıza Kayaalp, Taha Akgül gibi abilerimizle antrenman yapıyoruz"

Elde ettiği başarılara çok çalışarak ulaştığını anlatan milli güreşçi, haftada 6 gün antrenman yaptığını, her gün sınırlarını zorlayarak çalıştığını söyledi.

Beslenmesine de çok dikkat ettiğini ifade eden Muhammet, "Olimpiyatlardan gelir gelmez dünya şampiyonasına hazırlanmaya başladım. Güreş öyle bir spor ki bir ay çalışırsın 2 gün bırakırsın, en başa geri dönersin." dedi.

ASKİ Spor Kulübü'nün sporcusu olduğunu da hatırlatan milli güreşçi, "Kulüpte 6-7 hocayla çalışıyoruz, hepsi de kendi branşlarında başarılı olmuş hocalar. ASKİ Spor Kulübü üst düzey bir kulüp, Rıza Kayaalp, Taha Akgül gibi abilerimizle antrenman yapıyoruz, yemek yiyoruz, bu nedenle şanslıyım. Rakiplerimizi maç maç değerlendiriyoruz çünkü turnuvada kimin çıkacağını bilmiyoruz. Ben maksimum seviyede olayım yeter, kendi sınırlarımızı zorluyoruz." şeklinde konuştu.

Türk güreşinin efsane kabul edilen isimleri Taha Akgül ve Rıza Kayaalp ile aynı ortamda olmanın bile güreşçi için ayrıcalık olduğunu vurgulayan Muhammet, "Rıza abinin en büyük özelliği sürekli savaşması, maç 6 dakikaysa 6 dakika savaşıyor. Onların o disiplinleri, o savaşçı özelikleri, o disiplinli hayatları zaten yetiyor bize. Onlarla aynı salona girdiğin zaman iyi bir sporcu olduğunu hissediyorsun." ifadelerini kullandı.

Antrenmanlara cimnastikle başlayıp, özel tekniklerin ardından eşleşip güreş yaptıklarını anlatan milli sporcu, "Antrenmanda takıldığımız bir şey olduğu zaman Rıza abiye soruyoruz, o da bildiklerini aktarıyor. Avrupa şampiyonu Atakan Yüksel ile de birebir güreşiyoruz. Rıza ve Taha abiler kendini kanıtlamış üst düzey güreşçiler, ben de onların yolunda gidiyorum. Çünkü bir olimpiyat şampiyonluğum, iki olimpiyat ikinciliğim, bir dünya, iki Avrupa şampiyonluğum, iki dünya üçüncülüğüm var." şeklinde konuştu.

"Dünya şampiyonu, olimpiyat şampiyonu olarak doğmadım"

Güreşin hayatını olumlu yönde değiştirdiğini de anlatan ay-yıldızlı sporcu, şöyle konuştu:

"Güreşin bana manevi olarak verdiği en büyük şey, 'Türk bayrağı, Türklük ne demek, İstiklal Marşı ne demek' olduğunu gösterdi. Bu ülkenin bayrağını, yurt dışında İstiklal Marşı'nı okutup dalgalandırdım. Sokağa çıktığımda bir bayrak gördüğüm zaman onurlanıyorum çünkü onun için bir şeyler yaptım. Bu insana çok büyük bir motivasyon veriyor. Küçük kardeşlerime şunu önerebilirim, ben dünya şampiyonu, olimpiyat şampiyonu olarak doğmadım. Ben de 10-11 yaşında güreşe başladım, hiçbir şey uzak değil. Hedef koyduktan sonra yavaş yavaş ilerliyor. Kendimi özel hissediyorum, çünkü olimpiyat şampiyonuyum, ülkemin İstiklal Marşı'nı tüm dünyaya dinlettim.

Ayrıca devletimiz maaşlar veriyor, atamalar yapıyor, ödüller veriyor, çok şükür bugün güreş sayesinde kafam rahat bir gencim. Güreş benim hayatıma çok şey kattı."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a desteklerinden dolayı teşekkür eden ve yaşadığı bir olayı paylaşan ay-yıldızlı güreşçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Cumhurbaşkanımızın bir kabulünde tek işitme engelli sporcu bendim, bana gelene kadar hiç konuşmadılar, altını takıp geçtiler, sıra bana gelince işaret diliyle 'seni seviyorum' dedi. Ben de o zaman otomatikman 'ben de sizi seviyorum, Başkanım' dedim. 'Konuşuyor bu' dedi. Öyle bir anımız oldu.

Herkes bana nasıl konuşabildiğimi soruyor, şöyle benim Rus ve İranlı rakiplerim de böyle. Teknik kısmı şu, orta kulakta desibel, işitme kaybınız yüzde 50'nin üzerine çıkıyorsa, işitme engelliler branşında güreşebiliyorsunuz. Tabii ki duymamız da normal insanlara göre az." diyerek sözlerini noktaladı.